14 Mart 2019 01:50
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü’nde İstanbul’da düzenlenen ‘Feminist Gece Yürüyüşü’ne yönelik polisin biber gazlı ve plastik mermili müdahalesinin ardından, yürüyüşe katılan kadınların ezanı ıslıklayıp ıslıklamadığı tartışmasına ilişkin “Türk-Kürt, Alevi-Sünni, Laik-Dindar bunlar bizim fay hatlarımızdır. Batı bugüne kadar bu hatları çok iyi kullandı. Arkadaşlar 'Şu anda alkol alınmaya başlandı. Bir bölüm böyle bir şey yapıyor, kontrolsüz bir grup olabilir' dediler. ‘Hemen gereğini yerine getirin’ dedik. Ezanın ıslıklanması gibi hadiseyi başka bir tarafa çekerlerse toplumsal kargaşayı, çatışmayı önlemekte zorlanırız” açıklamasında bulundu. Soylu, 8 Mart yürüyüşünde açılan pankartlar için de “Oradaki pankartları gördünüz, hepsi iğrenç! Ne geleneğimizle, ne göreneğimizle uyuyor. Arkadaşlarımız gerekli soruşturmayı yapıyorlar” ifadelerini kullandı.
“31 Mart akşamı Türkiye'de iktidar zaafiyeti oluşursa Doğu ve Güneydoğu'da başka olaylar başlar. 7 yaşındaki çocukların ellerine taş verilerek kaymakam ve valiler itibarsız hale getirilmeye çalışılır” iddiasını yineleyen Soylu, "CHP, İyi Parti, Saadet adayları PKK'ya truva atı oldular" sözlerini kullandı.
CHP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mansur Yavaş hakkında sahte senet iddialarıyla ilgili hakkında iddianame düzenlenmesine de değinen Soylu, Mansur Yavaş tarafından yalanlar iddialar konusunda “Mansur Yavaş orada yakalanmış. Paraya tamah etmiş. Yargı bunu çözer. Önemli bir bölümünü çözmüş. Bana hiçbir özel bilgi ulaşmış değil, takip ediyorum” dedi. Soylu sözlerinin devamında “Siz Ankara'da truva atlığı yapacaksınız, taşıyıcı annelik yapacaksınız, ben milliyetçiyim diyeceksiniz, bunu kimse kabul etmez” diye konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Fethullah Gülen’e ‘geçmiş olsun’ telefonu açtığını öne süren Soylu, “Kemal Kılıçdaroğlu genel merkezden Mustafa Yeşil'in verdiği numaradan Pensilvanya'yı aradı. İlaç kullandığı için konuşamadı. Durumunu sordu. Ekrem Dumanlı Kılıçdaroğlu'nun basın danışmanını Baki Özilhan'ı aradı. Geçmiş olsun diye ismini verelim mi dedi. Kemal Kılıçdaroğlu Fetullah Gülen'e geçmiş olsun telefonu açmıştır” ifadelerini kullandı.
Daha önce CHP’nin Ankara ve İstanbul adayları Mansur Yavaş ile Ekrem İmamoğlu’ndan “PKK lanet bir terör örgütüdür, terör örgütü cenazesine giden Sezgin Tanrıkulu'ndan ve onun gibi milletvekillerinden nefret ediyorum” demelerini isteyen Soylu, “Sezgin Tanrıkulu denilen adam TR 705 diye kodu var. Bu konuda kime çalıştığı açık ve nettir. WikiLeaks belgelerinde yazıyor. HDP'de bir FETÖ'cü var. İşi gücü FETÖ'nün meselelerini takip etmektir. İYİ Parti'de yine iltisaklı kendini konumlandırmış başka isimler var” sözlerini kaydetti.
Habertürk'te Veyis Ateş'in sorularını yanıtlayan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
“Bu seçim en çok bizi ilgilendiriyor. İçişleri Bakanlığı olarak bizi ilgilendiriyor. Türkiye uzun zamandır aradığı huzur ortamını buldu. Türkiye'nin 2019 hedefi 50 milyon turistin üzerinde. Türkiye terörle mücadele ediyor. Türkiye güvenlikle ilgili bütün verilerini çok iyi bir noktaya taşıyor. Asayişten tefeciliğe, organize suçtan evden hırsızlığa, trafik kazalarında ölümlerden uyuşturucuyla mücadeleye kadar, Türkiye hakikaten özellikle güvenlik açısından bir zaman dilimini yaşıyor.”
Bugün Türkiye'nin iki kritik tesisine yapılacak saldırıyı engellendi. Emniyet, Jandarma, Genelkurmay aynı zamanda MİT bir yumak gibi çalışıyor. Bugün MİT'le beraber Doğu illerimizden birinde üç önemli kişiyle operasyon gerçekleştirildi. Özellikle Irak'ın kuzeyinde, Suriye'de kurduğumuz, bölgesel ülkelerle gerçekleştirdiğimiz işbirliği sayesinde Türkiye tarihin en büyük güvenlikli döneminden geçiyor.
Türkiye çok önemli birikimler elde etti. Bu birikimleri çok iyi kullanan jandarma, asker, polisimiz var. Özellikle FETÖ'den arınma sürecinin bunda etkisi var. Doğu ve Güneydoğu'ya basıyorsunuz, bütün alanlara. Kato'dan Şenyayla'ya, Mardin'de Ömeryan bölgesinden Hakkari'de bütün bunlara basıyorsunuz. Şehirde bir taraftan bunları besleyen, irtibatlı bütün alanlara basıyorsunuz. Şanlıurfa'dan, Hakkari'den, Şırnak tarafından girilebilecek bütün alanlarla ilgili yol kontrol tedbirlerini alıyorsunuz. Mayın patlamasıyla ilgili bütün gübre, tüp satan dükkanların takiplerini yapıyorsunuz. Terör örgütünün erzak kabiliyetini temin etmeye yönelik tamamını kontrol ediyorsunuz. İstihbarat olarak büyük şehirlerde koordinasyon kuruyorsunuz. Bir de ülkenizin dışında kurduğunuz öncü hatlar ve yine Irak'ın kuzeyinde kurduğunuz öncü hatlarla birlikte aydınlatmalarla, sensör kameralarla bir güvenlik hattı kurdunuz.
Operasyonlarımız kesintisiz sürüyor. Belediyeler bir kere terör örgütlerinin şah damarlarıydı. Adamı oradan götürüyorlardı. İhaleleri oradan verip, şişkin faturalarla terör örgütüne kaynak sağlıyorlar. Uluslararası alanda yapmış olduğu ziyaretlerle PKK'nın Avrupası ve PKK'nın Türkiyesini koordine ediyorlardı. Dağa adam gönderme organizasyonun belediyeler ve HDP parti üzerinden gerçekleştiriyorlardı. Festivaller adam alma festivalleri olarak değerlendiriyorlardı. İş makinalarıyla PKK'ya yardımları, erzak yardımları, para toplamaları. Bütün bunların tamamı 94 belediyeye kayyum atanınca tamamıyla kesildi.
Uyuşturucudan yakaladığımız 10 katrilyonun üzerinde. PKK'ya sadece Türkiye içinden bakamazsınız. Avrupa'dan bakmazsanız orada elde ettiği paralara bakmazsanız. Amerika'da FETÖ yapılanması mesela. Alabama'dan Arizona'ya kadar. Sadece 800 milyon dolar FETÖ Amerikan yönetiminden alıyor. 200 milyon dolar bağış izninden topluyor. Arizona'da aynı zamanda Nevada'da iki tarafta askeri üste charter scholları var.21. asırda terörü sadece kendi ülkenizde engellemek diye bir şey sözkonusu değil. AB niye Türkiye'nin sınır güvenliğine ehemmiyet veriyor. Niye düzensiz göçle mücadelesine bütün dünya ehemmiyet veriyor.
Türkiye özellikle terör konusunda diğer ülkelerden çok daha önde. Bazen şerden hayır çıkar. Türkiye şu anda önemli bir ölçüde, sayın Cumhurbaşkanımızın çok önemli bir koordinasyonu sözkonusu. Doğru olanı da budur. Benim İçişleri Bakanı olarak avantajım şu, sahil güvenlik, jandarma, emniyet genel müdürlüğü bize bağlı. Bütün bunların bağlılığı her hafta koordinasyon toplantımızı yaparız. Bütün 15 Temmuz'dan sonra gerçekleşen bu değişikliklerle Türkiye'nin güvenlik koordinasyonuna çok ciddi bir şekilde katkı sunmuştur.
Bizim arkadaşlarımız bir istihbaratı yakaladıkları anda 10 dakikaysa 10 dakika sadece gidip ilgili mekanizmalardan çekmeye bakmazlar, koşarak MİT'e, Genelkurmay İstihbaratı'na getirirler. Yüksek bir koordinasyonla binlerce nota verdik. DEAŞ, PKK, DHKP/C ile bütün bunları savcılarla birlikte, istihbari olarak alıyoruz, bunu verdiğimiz ve sağladığımız yer karşılıklı. DHPK/C'nin Türkiye'de ölü veya tutuklu yöneticisi yok.
Son 6-7 yıldır ne yaşıyoruz. Türkiye'de Gezi olaylarından önce faizler 11'e çıktı sonra da aldı başını gitti. Kişi başına gelir seviyesi neydi? 10 bin dolar, hatta 11 bin dolardı. Peki neredeyiz şu anda? Yine aynı seviyelerde. Biz patinaja 17-25, 6-7 Ekim, ardından 15 Temmuz. Ardından Irak'ın kuzeyinde bir devlet kurulacak. 7 Haziran seçimlerinden sonra PKK'nın ve HDP'nin yaptıklarını bu ülke görmedi mi? 7 defa hastane yakılmış. Camiler, okullar, kütüphaneler yakılmış. 25 bin ev tarumar olmuş. Kanı beynine sıçramış insanlar gibi bu talimatlar nasıl verildi? Böyle bir ülkede sürekli patinaj yapmamak mümkün müdür? Buna rağmen Türkiye'nin potansiyeli güçlü olduğu için birçok altyapısını yaptı Türkiye.
Sıçramamız lazımdı. Dünyada şu anda Türkiye'nin lehine çok büyük konjonktür var. Dünya özellikle doğu blokunun yıkılması, çift kutuptan tek kutuba düşecekmiş gibi gözükmesi. ABD'nin bunu taşımak gibi bir kabiliyeti olmadığının ardından bir yönsüzlük içerisinde.Bu bizim için büyük bir avantaj. Herkes birbirini idare ediyor. 21. asrın başından itibaren Türkiye uzun zamandır kendisine yaptırılmayan, darbelerle, terörle, anarşiyle, IMF'yle yaptırılmayan birçok meselesini aşarak büyük bir sıçrama yaptı, sınıf yükseltti. Batı'yla ilk kez aramızdaki iktisadi açığı daraltıyoruz. Türkiye'nin bu büyümesini görenler bir 'dur' çektiler.
15 Temmuz akşamı Türkiye'nin darbeyle karşılaşacağını tahmin ediyor muydunuz? Benim ailemde darbe görmüş bir aile. Ben 28 Şubat'ı gördüm. 80 darbesini, 60 darbesini babamlar, dedemler gördü. Türkiye beka konusunda sürekli tehdit altında bir ülkedir. Kendisini güçlendirmediği, kuvvetlendirmediği sürece. Önümüzde 4,5 yıl var. Türkiye'de 1969'dan itibaren 4,5 yıl zaman dilimi seçim olmayan bir şey olmadı, ilk kez oluyor. Bizim kendi adımıza, altyapımızı tamamlamışken, enerji geçiş yolları, ipek yolu, havaalanı, trenler, yollar var. Türkiye bölgesel değil Avrupa dahil dünyanın en önemli eğitim merkezlerinden birisi olacak.
17 yıldır Türkiye'yi idare ediyor Tayyip Erdoğan. Türkiye'nin gücünü, dezavantalarımızı biliyor. Siz bu adamın önüne 4,5 yıl bir fırsat verdiğiniz andan itibaren, eğer terör olmazsa. Eğer 31 Mart akşamı Türkiye'de iktidar zaafiyeti oluşursa Doğu ve Güneydoğu'da başka olaylar başlar. 7 yaşındaki çocukların ellerine taş verilerek kaymakam ve valiler itibarsız hale getirilmeye çalışılır.
YPG'ye ait bir komutan şu anda Türkiye'nin elinde ve YPG'nin haberi yok. Onun verdiği bilgilerden koca bir kitap var. ABD'li generallerin Murat Karayılan'a silah hediye ettiği ve mermilerin zehirli olduğu, Suriye'de teröristlere Fransızların destek verdiği, ABD ve Fransa tarafından teröristlere eğitim verildiği. Irak kuzeyinde hacker yetiştirilmeye çalışıldığı belirtiliyor.
Adı C.Y, PKK'yla iltisaklı olduğu için gözaltına alındı. Bu adam şu kişi belediye meclis üyesi adayı. Aynı belediye, CHP'nin favori olduğu bir yer. Para toplayarak kırsala aktardığı, KCK yapılanmasından gözaltına alındığı. H.Ş. Ankara'da bir kuyumcu dükkanı soygununda yakalandığı. İstanbul'da 2006 yılında PKK/KCK faaliyetlerinde yer aldığı ve adam topladığı. İzmir'de araç yakma olaylarına yardım ve yataklık yaptığı, 2002'de örgüte finansal destek sağlamak amacıyla Avrupa'da para topladığı...
Çok net bir şey var. Bir G gününde düğmeye basacaklar. Belediye meclis üyeliği yapanlar iyi bilirler, tecrübelerini aktarsınlar. Bir şehit cenazesi geldi. Belediye meclisi karar aldı, şu sokağın ismini değiştiriyorum. Diyecek ki, biz de şu sokağa şunun ismini verilmesini istiyoruz. Yani terör örgütüne ait bir insanın. Ne olur o belediye meclisinde. Terör örgütüne yardım yataklık yapan, para toplayan, patlayıcı taşıyan bütün kişileri tamamını almışsınız. Adamlar kadrolu şu anda. PKK'nın kendi adına iradesi sözkonusu değil, irade Kandil'dedir.
İki tane şey var Kılıçdaroğlu ile ilgili. Birincisi Amerika da aynı şeyi söylüyor. ABD terör örgütlerine destek veriyor mu? Kılıçdaroğlu da YPG'yi terör örgütü olarak görmüyor. 24 Haziran'da PKK'yı Meclis'e kim taşıdı? PKK'nın, HDP'nin de organik sözde lideri Apo'dur. PKK'yı, PYD'yi, HDP'yi Meclis'e kim taşıdı? Kendi milletvekili söylüyor, 'Ben PKK'nın oyuna talibim' dedi. Kendi kendimize bir tartışma açmayalım. HDP, PKK'nın siyasi kolu olduğunu reddetmiyor. Bir tane HDP'li vekilin çıkıp da 'Bizim PKK'yla hiçbir işimiz yok, bunu kınıyoruz, lanet olsun' dediğini duydunuz mu? Kılıçdaroğlu ve milletvekili 'teröristte olsa öldürmesine karşıyız' dedikleri cari değil mi?
DHKP/C'yle hangi kişilerin ilişkili olduğunu sen iyi biliyorsun. Kılıçdaroğlu malesef Türk siyasetine yalanı katmıştır. 60 darbesini de böyle yaptırdılar. 71 muhtırası, 80 darbesi, 28 Şubat'ı da yaptırdılar. Yıl 2012, Fethullah Gülen'e kimlerin teşekkür ettiğine bakın. 'Ben yokum o listede' diyor. Defalarca dedi ki 'Ben FETÖ'ye elebaşına açmadım, telefon, reddediyorum'. O dönem gazetenin genel yayın yönetmenleri arıyordu, böyle bir şey var 'geçmiş olsun' der misin diyorlardı. Kemal Kılıçdaroğlu genel merkezden Mustafa Yeşil'in verdiği numaradan Pensilvanya'yı aradı. İlaç kullandığı için konuşamadı. Durumunu sordu. Ekrem Dumanlı Kılıçdaroğlu'nun basın danışmanını Baki Özilhan'ı aradı. Geçmiş olsun diye ismini verelim mi dedi. Kemal Kılıçdaroğlu Fetullah Gülen'e geçmiş olsun telefonu açmıştır. Bunu yapmadım diyebilir, cevabını bekliyorum.
2012-2013'de bir klinikte görüşme. Saat 10.20 Hüseyin Mercan, Mustafa Yeşil ilgili kliniğe gelir. 11.00'de Kılıçdaroğlu gelir. Yeşil, hükümet ile ilgili sorunları anlatır. KCK, dersane meselelerine girer. 28 Şubat'ta bile bu kadar baskı görmediklerini söyler. Bizim Ecevit'le ilgili kendilerine yönelik ortaya koyduğu alan açmayı değerlendirdikten sonra. Buna istinaden 'cennete bir kişiyi gönderme hakkım olsaydı Ecevit'i gönderirdim' sözü tabanda makes bulur. Mustafa Yeşil, toplantı sonrası bizden istedikleriniz F.G'ye söylemeyi istedikleriniz neler der Kılıçdaroğlu'na. Kılıçdaroğlu 'Biz dini cemaatleri sivil toplum olarak görüyoruz' der. F.G'ye 'yurtta sulh, cihanda sulh başlığı ile söylesinler' der. 15 Temmuz'da konseyin ismi neydi? Desin ki ben bu klinikte görüşmeyi yapmadım.
Avrupa ülkelerinde de terör örgütleri var. Güya karşılar değil mi? Çok rahat şekilde birbirleriyle ilişki içerisindeler. Kemal Kılıçdaroğlu bu oyunda bir kere doğru bir kelime ifade etmiyor. Samimi değil. Samimi olmadığını CHP'liler de biliyor. CHP'liler Kılıçdaroğlu'nu samimi bilmiyorlar. Hepimiz ölümlüyüz. 50-100 yıl sonra Kılıçdaroğlu'nun CHP'yi yönettiği tarih kara bir leke olarak tarih kitaplarında yerini alacaktır. Desin ki 'Ben bir kliniğe gitmedim, ben özellikle yurtta sulh ismini zikretmedim. Bunu Fetullah Gülen'e bir şifre olarak söylemedim' desin. Bu kadar açık ve net. Yine desin ki, ben kendisini aramadım. Bütün bunları desin. Daha öteleri de var.
Türkiye'de siyaset yapan kendi ülkesi, milleti için başkasıyla pazarlık kurmaz. Buna ihanet derler. Biz gideriz ama bir tek memleket var. Bugün Türkiye'de birçoğuna ev sahipliği yapıyorsa onların da hakkı var üzerimizde. Sabahtan akşama kadar Kılıçdaroğlu bize diktatör diyor. Peki biz niye adaylar koyduk? Madem diktatör seçime girmesin o zaman. Mansur Yavaş orada yakalanmış. Paraya tamah etmiş. Yargı bunu çözer. Önemli bir bölümünü çözmüş. Bana hiçbir özel bilgi ulaşmış değil, takip ediyorum.
Kendine ait yaşanmış hayatının yakın döneminde oluşmuş bir iş. Siz Ankara'da truva atlığı yapacaksınız, taşıyıcı annelik yapacaksınız, ben milliyetçiyim diyeceksiniz, bunu kimse kabul etmez. Büyük şehirlerinde truva atı olarak hangi parti varsa İYİ Parti, Saadet, CHP truva atlığı yapmaktadır. PKK'nın şehirlere sığması için truva atı yapmaktadır. Sezai Temelli, 'İçişleri Bakanı az bile söyledi' diyor. Bu arkadaşlarımız bizim diyor. Bunları taşıyacağız diyor.
İlk kez bir terör örgütü bir meşru siyasi partilerin içerisine zerk ediliyor. Bu buranın aklı değil. Kandil'i kim idare ediyorsa, Suriye'yi, Afganistan'ı, Pakistan'ı kim karıştırmışsa bilesiniz ki bir akıl olarak ortaya koyulmaktadır. Seferhisar belediye başkanı var. Türkiye'de en çok yurt dışına çıkmak için İçişleri'nden izin almak isteyen bir adam. Onun dışında ismini bilmiyorum. Burada bunlar eğer samimiyseler söyleyecekleri sözler var. Diyecekler ki, 'Kim PKK'dan oy istiyorsa Allah belasını versin', bu çok net. Bir teröristin cenazesine giden, PYD'yi terör örgütü olarak ilan etmeyen, PKK ile iltisaklı olan, Diyarbakır'daki teröristlerin tedavileri için aracılık yapan, gayret gösteren aynı zamanda teröristlerle ilgili ne zaman operasyon yapsak özellikle 'Kürdistan' nitelemeleri altında bu operasyonlarda İHA'ların, SİHA'ların kullanılmaması lazım geldiğini söylüyorlar. Bu kada işi planlı programlı yapan milletvekilleri var Sezgin Tanrıkulu. İmralı'da koşullar rahatlamalı diyor. Öcalan'ın barışa hizmet ettiğini söylüyor. Teröristin cenazesine katılıyor.
Aziz Güler'in cenazisine gitti. DHKP/C'li biri. Aynel Arab'da öldürüldü. Terör örgütünden sorumlu. Bu cenazenin başında gözyaşıyla döktü Sezgin Tanrıkulu. Grup Başkanvekili meselelere derinlemesine baktı. Şuna alışıktılar, bir sözü söyleyip, o söz ters çıktığında meseleyi başka bir yere çekmeye alışıktır. Bunlar bu işleri yapıyorlar. Mesele cenazeye gidip, gitmemek değil. Sezgin Tanrıkulu denilen adam TR 705 diye kodu var. Bu konuda kime çalıştığı açık ve nettir. WikiLeaks belgelerinde yazıyor. HDP'de bir FETÖ'cü var. İşi gücü FETÖ'nün meselelerini takip etmektir. İYİ Parti'de yine iltisaklı kendini konumlandırmış başka isimler var.
Biz bu millete hile yapmadık. Tayyip Erdoğan da yapmadı. Yükü sırtında taşıyan Tayyip Erdoğan'dı. Gereğinde Amerika'yla, İsrail'le çatıştı. AB'yi bu millet adına karşısına aldı. 2-3 puanlık rey için, bir belediye için hiçbir zaman kirli ilişkilere, pazarlıklara girmedi. Hiçbir zaman farklı senaryo ortaya koymadı. Koysaydı Allah da millette yardımcı olmazdı.
Biz 8 Mart'ta istenilen her yerde kutlama yapabilirsiniz dedik. Tek kırmızı çizgimiz İstiklal Caddesi'ydi. Bir kere burası bir yürüyüş yeri değil. İstiklal Caddesi bizim yüzümüz. İnsanlar orada günün stresini atmak, alışveriş yapmak istiyor. Esnaf bunlardan bıktı. Kendi partimiz olmak üzere herkese yasakladık. Cumartesi Anneleri meselesinden sonra burada biz kimseyi yürütmedik. Bu konuda beni arayanlardan bir tanesi de Sezgin Tanrıkulu'ydu. Ben de 'bu konuda sizi yürütmeyiz, gidin Yenikapı'da yapın dedim. İstiklal Caddesi sizin kahrınızı çekmek zorunda mı, Maltepe var, Bakırköy meydanı var' dedim. Şu anda bizim olaylara müdahalemiz geçen yılların altıda bir, yedide bir kadar oldu. Herkes istediğini söylesin ama burası çadır devleti değil, buranın kuralları var. İstiklal Caddesi'ne yürünmeyeceğini söyledik. Toplandılar ve maalesef çirkin olaylar gündeme geldi.
Bu olaylar beni ürkütür. Kahramanmaraş olaylarının nasıl çıktığını biliyor musunuz? Çorum olaylarının nasıl geliştiğini iyi okudum. Türkiye'de en kötü meselesi bizi korkutacak mesele fay hatlarımız üzerinden meselelerimizin tetiklenmesidir. Türk-Kürt, Alevi-Sünni, Laik-Dindar bunlar bizim fay hatlarımızdır. Batı bugüne kadar bu hatları çok iyi kullandı. Arkadaşlar bizi uyardılar hemen süpürdük. 'Şu anda alkol alınmaya başlandı. Bir bölüm böyle bir şey yapıyor, kontrolsüz bir grup olabilir' dediler. Hemen gereğini yerine getirin dedik. Ezanın ıslıklanması gibi hadiseyi başka bir tarafa çekerlerse toplumsal kargaşayı, çatışmayı önlemekte zorlanırız. Tek taraflı hiçbir şeyi yapamazsınız. Hangi grup olursa olsun. Bunu İçişleri Bakanı olarak söylüyorum. Mesele iki tarafın birbirine tahriki ile meydana gelebilecek bir şey olursa bu güvenlik sorunu olarak bizi ciddi bir şekilde uğraştırır. Oradaki pankartları gördünüz, hepsi iğrenç! Ne geleneğimizle, ne göreneğimizle uyuyor. Arkadaşlarımız gerekli soruşturmayı yapıyorlar.
15 bin polisin alımı dün akşam açıklandı. 4 ay içerisinde eğitimi yapılacak. Temmuz'da illerine gidecekler. Böylece bir önemli açığımızı kapatmış olacağız. Bu arada bekçiler alıyoruz. Ciddi olarak asayiş olaylarında düşüşler sözkonusu. Ankara'da günde 31 hırsızlık yapılıyordu şu anda 7 tane yapılıyor. Uyuşturucu mücadelede iyi adımlar atmaya devam ediyoruz. Buradaki ölüm sayılarını neredeyse yarı yarıya indirdik. Hepimiz çok ciddi bir çalışma ortaya koyuyoruz. Gittiğimiz yerde vatandaşa eksiklikleri soruyorum. Oradan da geri dönüşü alıyorum, arkadaşlarımla tezekkür ediyoruz ve önlemleri ortaya koyuyoruz. Pasaport ve nüfusta büyük bir devrime imza attık. Nüfus idarelerimize milyonlarca insan gelir. Şu anda Türkiye'de randevu alış tarihinden itibaren büyükşehirlerde 5 günde, diğer şehirlerde 7 veya 8 günde pasaportu eve teslim ediyoruz. Ehliyeti ve nüfüsu da teslim ediyoruz. Özellikle nüfus idarelerinde çalışan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
© Tüm hakları saklıdır.